Başak Altın

Ankara'da yaşıyor ve çalışıyor.

Eski medeniyetlere ait kıymetli eserlerin bulunması ve sergilenmesi amacıyla Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan müzecilik ve arkeoloji faatliyetleri, cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte yeni bir toplumsal kimlik inşası için modern ulus-devlet ideolojisine temel oluşturan bir geçmişin kalıntılarının arkeoloji bilimiyle ortaya çıkarılmasına ve bu sayede ulusal tarihin yazılmasına yönelik çalışmalara evrilir. 1931 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu adına ilk kazılar 1933’te; etnograf, arkeolog ve dilbilimci Hamit Zübeyr Koşay (1897–1984) başkanlığında Ankara, Ahlatlıbel’de yapılır. Ankara Etnografya Müzesi’nin kurucusu ve ilk müdürü olan Koşay, Alacahöyük başta olmak üzere Anadolu’nun birçok yerinde kazı faaliyetleri gerçekleştirir. Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi’nin 1934 tarihli ikinci sayısında yer alan Ahlatlıbel Hafriyatı raporunda kazıyı detaylı olarak anlatırken o dönemde yakından izlediği Troya kazılarının buluntularıyla karşılaştırarak benzerliklere dikkat çeker. Meslek hayatı boyunca müzecilik ve etnografya alanlarında birçok makale ve rapor kaleme alır; 1956’da Türk Etnografya Dergisi’ni kurarak bu konudaki araştırmaların yayımlanmasını sağlar.

Hamit Zübeyr Koşay’ın arkeoloji alanındaki çalışmalarını temel alan Hâfir, sanatçı Başak Altın’ın ürettiği kurgusal bir arşiv üzerinden geçmişe ait buluntu nesneler ve belgeler arasında bağlantılar icat ederek arkeolojinin ulusal kimlik inşasındaki konumunu ve işlevini irdeliyor.

Serginin hareket noktasını oluşturan cam negatif ve pozitif koleksiyonu, sanatçının Türkiye’deki arkeolojik kazılar üzerine çalıştığı sırada bir eskici deposunda rastlantı eseri bulunur. 1920’lerden 1960’lara Türkiye ve Orta Doğu coğrafyasındaki kazılarda çekilmiş fotoğraflardan birinde görülen kişinin Koşay’la benzerliğinden yola çıkan Altın, Koşay’ın yürütmüş olduğu kazılar etrafında dönemsel bağlantılar kurarak hayalî bir arşiv odası inşa eder. Arkeologa atfettiği bu görsel arşivi, gayriresmî arşivlerden yararlanarak Koşay’a ait yayınlar ve muhtelif belgelerle yan yana getirir. Olgusal ile kurgusal, bireysel ile kamusal olanın melezliğine de işaret ederek, cumhuriyetin ilk yıllarındaki arkeolojik faaliyetler üzerinden Türkiye’nin ulusal kimlik inşasında arkeolojinin rolüne dair eleştirel bir okuma sunar.

Sergide, dia pozitiflere dönüştürülen bu arşivin yanı sıra cumhuriyet döneminin Koşay başkanlığındaki ilk kazısının anıtsal belgesi olan Şeref Akdik imzalı Atatürk Ahlatlıbel’de Kazıda (1933) resminin kartpostal üzerine basılı fotoğrafı ve projeksiyonu, Türk Tarih, Arkeologya ve Etnografya Dergisi’nin 1933’te basılan birinci sayısında yer alan kazı alanı fotoğrafı, Koşay’ın Ahlatlıbel Hafriyatı (1934) başlıklı raporundan bir bölüm ve Arşiv Nedir? (1936) adlı kitabından sayfalar ile sanatçının bir arkeolojik kazıya dair bulduğu üç adet taş fotoğrafı ve Troya kazılarına ait 1931 tarihli fotoğraflar yer alıyor.