1981'de İstanbul, Beyoğlu'nda doğdu. Norveç'te yaşıyor ve çalışıyor.

“Önemi olan şeyler hakkında sustuğumuzda hayatımızın sonu başlar.” - Martin Luther King Jr.

İstanbul’da işçi sınıfı mahallelerinin soylulaştırılması süreci pek çok han ve eski atölyenin butik otellere dönüştürülmek amacıyla satın alınmasına neden oldu. Bu yapılardan biri de Veli Alemdar Han (V.A.H.). Han, 20. yy başında inşa edilmiş. Dokuz katlı 13.900 m2’lik yapı 1000 işyerini barındırmış. Binanın bulunduğu Tophane bölgesi Rum, Ermeni ve Musevi nüfusunu yitirmiş, daha yakın bir tarihte Anadolu’dan göçmüş, işçi sınıfının yaşadığı bir yer.

“Galata Port” projesi 2005’te tüm Tophane ve Karaköy kıyı hattını özelleştirerek turistik bir eğlence merkezine dönüştürme amacıyla başlatıldı. Projenin bir yıl sonra iptal edilmesine rağmen kimi yapılar çoktan satılmıştı. V.A.H. da 20 milyon dolara satın alındı. Kiracılar derhal, ofis başına 300 avro tazminat karşılığı tasviye edildi. Ancak gerekli evraklar düzenlenemediğinden V.A.H.’ı otel olarak dönüştürme izni alınamadı ve bina bu tarihten itibaren terk edildi. Katlar metruk, çöp ve sığınmacı kediler dışında bir şeyi barındıramaz halde kaldı.

Bu boş yapıyı tüm çıplaklığı ve hüznüyle betimlemek istiyorum. Benim için V.A.H. soylulaştırmanın ve bir toplumu yatırım, para, ekonomik büyüme gibi kapitalist değerler üzerinden modernize etmenin sonuçlarının göstergesi. Tüm bunlar ancak zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapıyor. Para ve gücü olmayanın söz hakkı da olmuyor. Ailemin yaklaşık elli yıldır V.A.H.’da, benim de okul çıkışlarında zaman geçirdiğim bir bürosu vardı. Bu binayla ilgili pek çok tatlı anım var. Büronun sekreteri ablam gibi olmuştu. Ama ürkütücü anılarım da yok değil. Örneğin, bir cuma akşamı merdiven boşluğuna düşen adamın cesedinin ancak pazartesi bulunması gibi. Bir de uzun koridorlar bana korku filmlerini anımsattığından tuvaletlere koşarak gidişim. Binanın medyada yeniden gündeme gelmesi, bu konuyu işlemek istiyorsam bunun son şansım olabileceğini fark etmemi sağladı. Bu bölgeyle ilgili anılarımı canlı tutmak için son bir çabayla geçmişin yankıları ve bu boş çürüyen mekan üzerine bir “sessiz” görsellik üretmek istiyorum. Ardından bu yankılar azalarak yiterken geriye mekanın bugünkü yalnızlığı kalacak: Veli Alemdar Han’ın “sessizliği.”

Fotoğraf serisine adını veren VAH ise hem yapının adının ilk harflerinden oluşan bir kısaltma, hem de kayba duyulan üzüntüyü ifade eden bir nida.

ÖNCEKİ SAYFAYA DÖN