TR EN

Eda Sütunç

Bu heykelde bir organizmanın gelişim ve işleyişi için genetik bilgi taşıyan molekül DNA sarmalı kare boşluklu metal sactan inşa edilmiştir. Bu kare biçimli kesiklerin içinde şeffaf epoksi reçine küplerine gömülü DNA’mın izini taşıyan sakızlar yer almaktadır. Epoksi reçine bedenim ve kimliğimle derinden bağlantılı bu sakızları zamana karşı korumaya aldı. Sakız aroma vericiler, tatlandırıcı ve koruyucu maddelerden oluşan sentetik olarak üretilmiş bir gıdadır. Stres altında tekrarlanan bir hareket olarak çiğnemek, duygularımı anlamlandırmadığımda veya kontrol edemediğimde başa çıkmama yardım eden bir alışkanlık haline geldi. Bir paket karpuz aromalı sakız çiğnediğimde, karpuz simülasyonu yapan sakızın verdiği kısa ve geçici hazzı yaşıyordum. Çiğnediğim sakızları üç yıl boyunca biriktirdim. Biyolojik özümüz ve doğal süreçlerimiz bu yapay (veya insan yapımı) dış etkenlerle her zamankinden daha fazla iç içe geçmiş durumda. Sentetik Köken bu karşılıklı şekillenmeyi anlatıyor.
Bu çalışma kimliklerimizin ve DNA’mızın sabit olmayıp, kültürel ve teknolojik ilerlemelerle sürekli yeniden tanımlanan ve şekillenen yapısını yansıtıyor. İzleyiciyi sakızın temsil ettiği insan yapısı gelişmelerin kimliklerimizi, alışkanlıklarımızı ve korkularımızı nasıl etkilediği üzerine düşünmeye davet ediyor ve varlığımızla ayrılmaz bir biçimde bağlantılı oldukları gerçeği ile geleceğe bir bakış sunuyor.